Yalnızlık, hem karmaşık hem de her bireye özgü, kayıp ve hayal kırıklığı ile ilgili olumsuz evrensel bir insani duygudur.
Yalnızlık, bir kişinin mevcut kişisel ilişkilerini kendi isteklerine ve ilişkilere ilişkin sosyal beklentilerine karşı tarttığı bir sürecin sonucudur. Birçok uzmana göre yalnızlık, ille de yalnız olmakla ilgili değildir. Bunun yerine, kendinizi yalnız ve yalıtılmış hissediyorsanız , yalnızlık ruh halinize bu şekilde etki edebilir.
Yalnızlık, başkalarına verdiğimiz değeri ve hayatın neresine ait olduğumuzu sorgulamamıza neden olabilir.
Yalnızlık genellikle tek ve doğrudan bir soruyla ölçülür; “Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?”, yanıtınız evet ise kendinizi nasıl ve neden yalnız hissettiğiniz de bu soruya verdiğiniz cevabın içindedir.
Yalnızlığın varlığı, insanların yokluğunu değil, bağlantının yokluğunu yansıtır. Bu yüzden insan kalabalığın içinde bile kendini yalnız hissedebilir. Aslında, bir kalabalığın ortasında olmak, bilinen destek ağlarının üyelerinden hiçbiri mevcut değilse ve çevrelerindeki diğer kişilerle bağlantı kuramıyorsa, bazı insanları daha da yalnız hissettirebilir.
Bireyler ayrıca, destek ağlarının belirli bir anda ihtiyaç duydukları desteği sağlamadığını hissettiklerinde yalnızlık yaşarlar.
Üç tür yalnızlık çeşidi vardır;
1.Varoluşsal Yalnızlık
Varoluşsal yalnızlık, varoluşun doğasıyla ilgili daha geniş bir ayrımın ve özellikle de yaşamdaki anlam eksikliğinin sonucudur.
Bu dünyaya tek başına doğduğun ve tek başına dışarı çıktığın sözü, varoluşsal yalnızlığın hayatın kaçınılmaz bir yönü olduğunu düşündürür.
Varoluşsal yalnızlığın birkaç temel yönü vardır: Başkalarıyla ve dışarıdaki dünyayla bağlantı kurmama, yabancılaşma, boşluk ve terk edilme. Ek olarak, dünyadan kaybolma korkusu, unutulma korkusu ve ölme korkusu da dahil olmak üzere ölümle ilgili korkular varoluşsal yalnızlık ile ilişkilidir. Bir kişi başkalarının yanında olabilir ancak varoluşsal yalnızlık yaşayabilir
Biraz varoluşsal yalnızlık ruh için iyidir ve kesinlikle insan deneyiminin kaçınılmaz bir parçasıdır. Bununla birlikte, varoluşsal yalnızlık olumsuz duyguları harekete geçirme eğilimindedir ve bunlar kendini keşfetme açısından yardımcı olabilir.
2.Duygusal Yalnızlık
Duygusal yalnızlık, anlamlı sosyal ilişkilerin eksikliği ve sosyal arkadaşlık eksikliği ile ilişkilidir. Çevrenizdeki insanlardan duygusal olarak kopuk hissetme veya onlarla derin veya anlamlı bir düzeyde bağlantı kuramama durumudur. Sosyal izolasyon ve sosyal yalnızlıktan farklı olarak, toplumsal olanlardan ziyade duygusal bağlantıları içerir.
Duygusal yalnızlık: Bir kişinin “yakın bağlanma ilişkisini” kaçırdığı veya var olan ilişkinin yetersiz olduğu algısından kaynaklanan hoş olmayan bir duygudur ve duygusal yalnızlık yaşayanlar, yakınlıktan yoksun olduklarını hissederler.
3. Sosyal Yalnızlık
Sosyal yalnızlık, bireyin sahip olduğu ilişkilerin niteliğiyle değil niceliğiyle ilgilidir.
Sosyal yalnızlık; aidiyetsizlik algısı, sosyal bütünleşme eksikliği ya da sosyal ağını eksik olarak deneyimlemesinden kaynaklanan hoş olmayan bir duygu.
Sosyal yalnızlık, kendinizin ötesinde bir gruba ait olma duygusu hissetmediğinizde ortaya çıkar. Değer verdiğiniz bir partnerle ilişki içindeyken bile sosyal yalnızlık hissedebilirsiniz. Geniş bir çevrede varlığınıza değer verildiğini hissetmiyorsanız, sosyal yalnızlık yaşayabilirsiniz.
Yalnızlık için yukarıdaki risk faktörlerinden herhangi birine sahipseniz, durumunuzu iyileştirmek için harekete geçen kişilik yaklaşımını benimseyin.
Yalnızlık sağlığınız üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilir, bu nedenle yalnız hissettiğinize dair işaretleri tanımak önemlidir. Yalnız olmanın yalnız olmakla aynı şey olmadığını hatırlamak da önemlidir. Yalnızlığınızı sevin ancak bu sizi çok huzursuz ediyorsa, kendiniz için bir şey yapmadığınızın bir işareti olduğunu da unutmayın, belki daha fazla aktif olmaya ihtiyacınız vardır belki bir şeyleri sonlandırmaya ihtiyacınız vardır. Cevap sizin içinizde ve bu cevabı bulduğunuzda eyleme geçmekten korkmayın.
Size yardım edebilecek insanlar olduğunu asla unutmayın.