İÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU İYİLEŞTİRİN

Her Birimizin İçinde Yaşayan Bir “İç Çocuğumuz” Vardır.

İçinizdeki çocuk”, olup bitenleri (zihinsel ve duygusal olarak) tam olarak işlemeden çok önce mesajları toplayan bilinçaltınızın bir parçasıdır. Geçmişten gelen duyguları, anıları ve inançları olduğu kadar geleceğe yönelik umutları ve hayalleri de barındırır.

Bir iç çocuğunuz var. İçinizdeki bu çocuğu, ilk yıllarınızda kendinizin doğrudan bir temsili, geçtiğiniz gelişim aşamalarının en büyük parçası, gençlik hayallerinizin bir sembolü olarak görebilirsiniz.

Analitik psikolojinin kurucusu Car Gustav Jung çalışmalarında çocuk arketipine sıklıkla değinir ve geleceği, içsel çocuğun geçmiş deneyimler, masumiyet, oyunculuk ve yaratıcılık anılarıyla ilişkilendirir. Analitik psikolojide ‘ebedi çocuk’ (eternal child); büyümeyen içsel çocukla ilgilidir.

İnsanların kendi içlerindeki ruhsal problemlerinden bir çoğu, içlerindeki yaralı içsel çocuğu iyileştiremediğinden dolayıdır. Hepimiz bir zamanlar çocuktuk ve o çocuk hala içimizde yaşıyor. Ancak çoğu insan bunun farkında değil. İçsel çocuğunuzu tanıdıkça gölgede kalmış bir yanınıza ışık tutarsınız.

Hepimiz yaşlanıyoruz ve yetişkin oluyoruz ancak psikolojik olarak konuşursak sadece yaşlanmak yetişkinlik değildir. Gerçek yetişkinlik, kişinin kendi içindeki çocuğu sevmesi, kabul etmesi ve içsel çocuğun yaşadıkları ile ilgili sorumluluk almasına bağlıdır. Günümüzde ki çoğu yetişkin, içsel çocuğu reddederek, ihmal ederek, bazen onu küçük düşürerek, hatta terk ederek,  gerçek bir yetişkin olma yolunu kaybetmişlerdir.

Toplum bize çocukça şeyleri bir kenara bırakarak “büyümemizi” söylüyor. Hatta yetişkin olmak için, masumiyet, merak, neşe, gibi çocuksu yönümüzü temsil eden içimizdeki çocuğumuzun karantinaya alınması gerektiği öğretildi. İçimizde ki çocuğu karantina altına aldığımızda ise, bu olumlu nitelikler yerine korku, öfke, küskünlük, sinir, nefret kendini göstermeye başladı.

Eğer ihmal, travma veya başka bir duygusal acı yaşadıysanız, içinizdeki çocuk küçük, savunmasız ve korunmaya muhtaç görünebilir. Kendinizi korumak için bu acıyı saklayarak ve derinlere gömmüş olabilirsiniz fakat bu hem şimdiki benliğinizi hem de bir zamanlar olduğunuz çocuğu kaybettiğiniz anlamına gelir. Acıyı saklamak onu iyileştirmez aksine kişisel ilişkilerde sıkıntıya, meslek hayatınızda başarısızlığa, kendinize olan güveninizin kaybolmasına hatta kendi ihtiyaçlarınızı karşılamada zorluk yaşamanıza sebep olabilir.

Artık içinizdeki çocuk günlük hayatınızda daha özgür olmanızı istiyor. Bunun içinde geçmişin belirli yönlerini çözmeniz gerekir. Endişelerinizi , stresinizi geride bırakarak realitenizi biraz daha göreceli hale getirmek için kendinize izin vermelisiniz.

Altın Kural; İçimizdeki çocuk her zaman bizimle iletişim kurar sadece dinlemeyi öğrenmemiz gerekir.

  • Çocukken birçoğunuz sevilebilir olmak için hedeflere ulaşmanız gerektiğine inandırıldınız, iyi notlar almak, uslu olmak, arkadaşlarınız arasında en iyisi olmak, kardeşinize örnek olmak gibi. Bu bize sevginin koşullu olduğunu öğretti. Gerçek sevgi koşullu değil, koşulsuz sevgidir. Ve artık kendinizi koşulsuz sevmenin zamanı geldi. Aynada kendinizi her gördüğünüzde geçmişinizde ki çocuğu ve şu an ki yetişkinliğinizi koşulsuz sevdiğinizi söyleyin. Sevgi şifanın anahtarıdır, bu yüzden onu kendinize verin.
  • Çoğu zaman incindiğinizi hissettiğinizde duygularınızı bastırır ve güçlü davranmaya çalışırsınız. Birçoğumuz için bu, çocukluktan, sık sık “Ağlamayı kes, bunun için mi ağlıyorsun, ağlamak güçsüzlüktür … ‘’ gibi duyduğumuz cümleler ile ortaya çıkar. Ama duygular öylece kaybolmaz. Biz onları duymak için bilinçli bir çaba gösterene kadar yetişkin olarak yaptığımız seçimleri etkileyerek içimizde yara hale getiririz. O zamanlar içinizi dolduran tüm unutamadığınız kötü anılara ses verin. Bırakın gelsin üzüntü dalgaları, içinizdeki çocuğun sesini bastırmak yerine, “Seni duyuyorum. Üzerinde çalışacağız ve iyi olacağız.” demeniz yeterli.
  • Çocukken çoğunuz istismara uğramayı, utandırılmayı veya terk edilmeyi hak ettiğinizi düşündünüz. Kendinize kötü bir çocuk olduğunuzu, yanlış bir şey yaptığınızı söylediniz. Ama bu doğru değil. Çoğu durumda, bizi yaralayan insanlar başka bir yol bilmiyorlardı.  Çocuk masum ve saftır. Bir çocuk istismara uğramayı, utandırılmayı veya terk edilmeyi hak etmez. Bu çocuğun suçu değil. O zaman bunu anlama kapasitemiz olmasa da şimdi yetişkinler olarak anlıyoruz bunu kendinize hatırlatın ve içinizde ki çocuğa bunu söyleyin.
  • Asla pes etmediği için, hayattaki zor anları sizinle birlikte güç ve azimle atlattığı için içinizdeki çocuğa teşekkür edin. Acı dolu hatıralara tutunmak olsa bile, içinizdeki çocuğa sizi korumaya çalıştığı için teşekkür edin. İçinizdeki çocuk, yargınızı hak etmiyor. Minnettarlığınızı ve saygınızı hak ediyor.

Hayat bir öğrenme ve büyüme sürecidir ve hiçbir ebeveyn bir çocuğu zamanın %100’ünde koruyamaz. İyileşme yolculuğundaki en önemli şey, kurban zihniyetinden kurtulup  öğrenme ortamına geçmek ve üstesinden geldiğiniz tüm zorlukların sizi bugün olduğunuz kişi haline getirdiğini fark etmektir. O kişiyi şimdi olduğunuz gibi sevin ve sevmiyorsanız, içinizdeki çocuğu iyileştirme yolculuğuna bir kez daha adım atın.

Yorum yap